27 Kasım 2008 Perşembe

Biraz Oyun Biraz Eğitim




Bu gün oğlumla bir ilki daha yaşadık aslında o kadar çok ilk yaşıyoruz ki hergün onun hızına yetişemez oldum. Sürünerek giderken oğlum artık gövdesini yerden kaldırabiliyor. Önüne set olsun diye koyduğum yastıkları geçiyor. Bir kaç gün içerisinde de emeklemesini bekliyorum inşallah. Çok çabuk ilerliyor gibi geliyor oğlum. Sanırım benim oğlum olduğu için bana öyle geliyor.Bunda Ada'nın annesi Büşra'nın bize verdiği Akıllı Çocuklar Akademisi adlı kitabın çok faydası var diye düşünüyorum. Şu sıralar 6 aylık bebeğin yapabileceği oyunları oynuyoruz onunla. Aslında çoğu annenin bebeklerine yaptırdığı şeyler var içinde ama sanırım bu oyunları zamanında yaptırmak önemli olan. Şimdiye kadar '' Rüzgar oyunu'', diz bükme , uzanma yakalama, salyangoz, vücudumuzu tanıyalım, kaldıraç, ayak-diz, sallanma, askı oyunu, başaşşağı, kalbimin sesini dinle gibi bir çok oyun oynadık oğlumla.. Şu sıralar Askı oyununu çok sık oynuyoruz. 6 aylık bir bebek elleriyle baş parmaklarımızı tuttuğunda ve yerden kaldırdığımızda belli bir süre (10 - 15 sn) askıda tutabilirmiş. oğlumla 4. aydan beri yapıyoruz bunu biraz erken başladık ama becerebiliyordu. Şimdilerde ayakta duruyor ve kendi asılarak adım atmaya çalışıyor. Bu oyunda beyin vucut koordinasyonu ve dengesinin yönlendirildiği bölüm bu uyarımlarla gerçekleşirmiş aslında çok basit gelen bu hareketler bebeğim için çok önemli. Kalbimin sesini dinle oyununda da plastik kapaklı kaplar kullanılıyor ve metal veya plastik kaşıklarla vuruşlar yapılıyor. Oğlum ilkinde vururken sonra kaşıkları yemeye çalışıyor. Duyduğu sesler anne karnındayken duyduğu kalp atışlarına benzediği için onun, anneyle hala çok yakın bağlar içinde olduğu duygusunu pekiştirirmiş, zihinsel dinginlik sağlarmış. Bilemiyorum faydası oluyordur diye umuyorum olmasa bile oğlumla güzel vakit geçiyoruz. Yanda bir süre izledi ve vurdu aşağıdada vazgeçip iki kaşığıda ağzına sokmaya çalıştı denemelerimiz sürüyor.

23 Kasım 2008 Pazar

Yapabildiklerimiz


21 kasım 2008 oğlumun yarı yaşına girdiği gün.. Daha dün ben nasıl büyütürüm oğlumu derken şimdi oldu 6 aylık , onunla iletişim kurabiliyoruz , oyunlar oynuyoruz , konuşabiliyoruz yani kendince tabii ... Ellerinden tutup kaldırarak bir müddet balerincilik oynayıp ufak ufak adım atmaya çalışıyoruz, parkelerin üzerine çıkmasın diye koyduğum kanepe yastıklarını kafasıyla iterek arasında oluşturabilirse boşluklardan dışarı çıkmaya çalışıyoruz, yeni yeni '' ba baa buuaa aaaa'' gibi sesler çıkarıyoruz hatta Derya'nın ( amcamızın eşi) yanında tam 5 kez '' bab ba'' diyoruz ama bizim yanımızda henüz değil, arka arkaya 3-4 kez yan takla atarak gözümüze kestirdiğimiz kablo , annenin kitabı veya kumandaya ulaşmaya çalışyoruz, çok sevdiğimiz muzu ya da kabağı yerken ''mımm hamm '' gibi sesler çıkarıyoruz, anne ona dergi okumaya çalışırken dergiyi yemeye uğraşıyoruz, anneye farkettirmeden tutabilirsek klavyenin tuşlanına vurarak müzik yapıyoruz , masada yemek yerken babamız görmeden onun bardağını yere atıyoruz, tabağını ,kaşık çatalını çekiyoruz ,hatta tabağına çıngırağımızı atıyoruz ( bu yüzden ve gerektiği için bu gün ona mama sandalyesi aldık artık ek besinlere tam geçiş yapacağız) , ahh en büyük yaramazlığımız ise annenin ısınalım diye koyduğu ısıtıcının yanına kafamızla itip kanepe yastığını getirerek onu birazcık yakıyoruz vs.vs İşte oğlumun 6 aylıkken ve daha öncesinde yaptıkları bunlardan ibaret...

20 Kasım 2008 Perşembe

21 Mayıs 2008



21 Mayıs 2008 günlerden Çarşamba artık doğum için son haftalardı ve git gide ağırlaştığımı hissediyordum. Gece sağa sola dönerken oğlum tabiri uygun ise lap lap yatağa vurularak sesler çıkarıyordu Haziranın 15 'inde hem babamızın doğum günü hemde babalar günü vardı ve ben doğumdan sonra bir müddet dışarı çıkamıyacaktım. Hazır o günde Şenol beyle randevumuz varken çarşıdan ben Muradıma , oğlumda babasına hediye almalıydı.
Randevumuz 19:00 civarındaydı 13:00 gibi çarşıya indim Muradıma oğlumla kol düğmesi, gömlek ve t - shirt aldık. Tabii böyle kısa yazdığıma bakmayın kaç saat dolaştım kolay beğenemiyorum babamız zaten çok zor beğenir.
Neyse Şenol beyin yanına gittik Nts ye girdim gayet sakinim her hangi birşey hissetmiyorum.Muayene için içeri aldı beni Şenol bey birde demezmi '' bebeğin kafası neredeyse gelmiş 6- 7 santim açılma var hiç mi birşey hissetmiyorsun? Birkaç sat sonra doğum olur.'' ''Nasıl yani ? Ben hiç bir şey hissetmiyorum sancı falan olması gerekmez mi Şenol bey? '' Allak bulak olmuştum. Eee benim daha en azından 1 haftam vardı. Çıktım Muradımın yanına gittim '' bir kaç saat sonra doğum yapacakmışım... '' Biliyorum oda tuhaf oldu canım kocam bana belli etmemeye çalışsada..
Tekrar Nst yalnız bu sefer çok ilginç karnımın uzayıp indiğini görüyordum. Bunlar kasılmalardı işte o zaman anladım doğum başladı ama hala sancı yok . Doğru hastahanaye oradan Muradımda çantamı almaya eve gitti. Sancımın olmadığındanmıdır nedir çok sakindim ve hiç birşey hissetmiyordum yolda annemi ve kayınvalidemi aradım gülerek doğumun başladığını söyledim önce inanmadılar. Kayınvalidemler Esk' den hemen yola çıkmışlar doğuma yetişemeselerde 1 saat sonrasına yetiştiler.

Doğumu epidural normal doğum yapmaya karar verdik . Her ne kadar sancım olmasada her halde sonunda olurdu. O gece ilk yanımda olanlar üniversiteden canım arkadaşım Derya oldu arkasından Hasan amca Ayhan yengemle yanımızdaydı. Artık doğuma gitme zamanı geldiğini söyledi Şenol bey giderken gayet rahattım şenol bey '' ıkın '' diyo '' eee ama bi şey hissetmiyorum ki ne zaman ıkınacağım'' diyorum. Gülerek doğuma girdim ağlayarak çıktım.Çok kolay oldu doğumum (herkeze epidural normal doğumu öneriyorum)oğlumu kucağıma verdikleri anı, hissettiklerimi herhalde sadece anneler anlar. Hele doğumhaneden çıkarken oğlumla , Muradımı gördüğüm o an şu anda bile gözlerim doluyor. Bir oğlumun doğumu , bir de Muradımın gözlerindeki yaşlarla yansıyan mutluluk o an herşeye değerdi.

Yatağıma geçerken gözlerim odadakiler kaydı. Herkezin gözleri dolmuş bize bakıyordu oğlumla bana canım amcam Muradıma nasıl sarılıp ağladı. Her şey bir yana bir eksiklik vardı yüreğimde annemdi bu tabloda eksik olan annem ve babam hep anlatır annem bana '' seni , ablanı , abini doğurdum saatlerce annem gelesiye kadar uyumadım ne zaman annem geldi o zaman uykuya daldım. '' Bende oğlumu izleyerek sabaha kadar uyumadım.

Dip not: Boynu bükükleri oynamışım resmen

19 Kasım 2008 Çarşamba

nice yarı yaşlara


Dışarıda yağmurlu bir hava var.Oğlumla olan gezilerimizi engellemesine rağman yağmuru izlemek çok keyifli.. Dün akşamda aynı keyfi yaşadım Muradım ve oğlum uyurlarken beni uyku tutmadı pencereden, dışarıda asfaltın üzerinde oluşan baloncukları izledim bir süre...
Geleli neredeyse 5 ay olmuştu ve nasıl geçti bu zaman hiç anlamadım ayın 21. de 6 aylık oluyor oğlum yarı yaşına geldi NİCE YAŞLARA BİTANEM ...
İlk zamanlar zordu tabii 20 günden sonra evde bir koca ,bir eş ve bir bebek ya da bir baba , bir anne ve sürekli ilgi isteyen bir yavru başbaşa kaldık. Bir yandan oğlum, bir yandan ev işleri , uyku saatlerine sıkıştırılan ve akşam kocanın gelme saatine yetiştirilmeye çalışılan yemek ,oğlum uyurken bende biraz uyuyayım derken zamanın nasıl geçtiğini anlamamışım. Şimdi düşünüyorum şu zamana kıyasla ilk 3 ay zormuş gece bazen ayağı dikmeleride oluyordu bizim sıpanın...
E vet gerçekten çabuk geçti 3 hafta önce dişi çıktı şimdide emekleme öncesi hızlı bir şekilde sürünerek ilerliyor bir kaç hafta içerisinde de emeklemesini bekliyorum belki daha kısa sürede. Yalnız gerçekten çok haraketli oğlum Muradım '' bu oğlan seni mahvedecek '' diye kızdırıyor beni. Hemen acil eylem planı hazırlamalıyım galiba işe de prizlerden başlamalıyım sanırım.Bizimki fena halde kablo ve prizlere abayı yakmış durumda çünkü....

Aşağıda bazı güvenlik önlemlerini kısaca yazdım daha ayrıntılı bilgi için http://www.bebek.com/cocugunuzun-evde-guvenligi-akliniza-gelen-basiniza-gelmesin-cnt2-3361-5-3363.html adresinden bakabilirsiniz.


Genel anlamda evinizi çocuğunuz için güvenli hale getirebilmemiz için önerebileceğimiz bazı güvenlik önlemleri;

Çocuğunuzun;
• Merdivenlerden düşmemesi ve açık mutfak, büyük kardeşin odası gibi girmesini istemediğiniz bölümlere kontrolsüz geçmesini önlemek için güvenlik kapıları,
• Pencere ve balkonlardan düşmesini önlemek için pencere güvenlik kilitleri,
• Dolap ve çekmecelere elini sıkıştırmaması ayrıca deterjan, ilaçlar ve bıçaklar gibi zararlı maddelere ulaşmasını önlemek için güvenlik kilitleri,
• Mobilyanızın ve şöminenizin keskin, sivri, kenar ve köşelerine çarpması durumunda canının acımasını ve yaralanmasını önlemek için özel köşe ve kenar koruyucuları,
• Ocağın ateşine, ocakta kaynayan sıcak maddelere ulaşmasını önlemek için ocak bariyerleri ve ocak düğmeleri ile oynamasını önlemek için koruyucular,
• TV, DVD gibi elektronik aletleriniz ile oynamasını önlemek için koruyucular,
• Elektrik prizleri ile oynamasını önlemek için priz koruyucuları ve yatak odasında güvenlikli gece lambaları,
• Banyoda küvet içinde kaymaması için banyo paspası ve küvette başını banyo bataryasına çarpmasını önlemek için batarya koruyucusu,
• Banyo suyu sıcaklığının kontrol edilebilmesi için banyo termometresi,
• Klozetin içine düşmesini, içine eşya atmasını, içindeki su ile oynamasını ve kapağına elini sıkıştırmasını önlemek için klozet güvenlik kilidi,
• Kapı ve pencerelere el ve parmaklarını sıkıştırmasını önlemek için parmak koruyucusu ve kapı tutucusu,
• Depremin yarattığı sarsıntı ile veya kendisinin tırmanarak mobilyaların üzerine devrilmesini önlemek için güvenlikli bağlama elemanları,
• Yataktan düşmesini önlemek için yatak bariyeri,
• Tırabzan ve balkon parmaklıklarına sıkışmasını veya arasından düşmesini önlemek için korkuluk güvenlik fileleri,
• Yüzme havuzuna düşmemesi, yetişkin denetiminin dışında havuza girmesini önlemek için havuz güvenlik bariyeri ve suda yüzmelerini kolaylaştırmak ve can güvenliğini sağlamak için geliştirilmiş özel cankurtaran mayoları,
Kullanılmalıdır.

Zeynep' in Habersiz Gelişi


Ankara' dayken bizim liseden arkadaşlarımızla buluştuk. Neredeyse 10 sene sonra... Herkes evlenmiş barklanmış çok değer verdiğim Yavuz arkadaşım, aramızdan lise son sınıfta ayrılan Mustafa (Laz) ve eşleri ... (Semra' mı hiç söylemiyorum zira kendisiyle hiç bağlarımızı koparmadık) Davet ettim onları Mustafa' nın eşi meral oda benim gibi hamileydi. Hamileyken kendin gibi hamile birisiyle tanışmak ne büyük mutluluk oluyormuş. Üstüne üstlük birde evimize 300 m uzaklıkta oturduklarını öğrenince köşe oldum; ehh biraz çekinmede vardı tabii. Acaba görüşmek istermi kendileri? Neyse sadede gelelim günler günleri kovaladı aylar ayları tanıştığımızda 4 aylık hamileyken bizim arkadaşlığımız ilerledi hamileliğimizle birlikte yürüyüşlere çıkar olduk takii... Meral' in beni telefonda çağırmasıyla soluğu kapılarında aldım suyu gelmiş ve doğum başlamıştı hemen Murat' ı aradım Mustafa' nın gelmesi uzun sürecekti onca okumalar, aylar boyunca kitaplardan internetten yapılan araştırmalar bende panikle uçtu gitti. Meral kıvranırken bende onun peşinden dolanıp durdum. Neyseki Murat geldi Mustafa' yı da yoldan aldık. İlk defa doğum yapan birini hastahaneye yetiştirmenin heyecanıyla Murat F1 pilotları gibi araba kullanıyordu. Hastahaneye varıp Meral' i acile bırakmayla 10-15 dakika sonra mutlu haberi aldık. Mustafa arkadaşımın yüzündeki o şaşkın ve mutlu ifade hiç gözümün önünden gitmiyor. Aklımdan ilk geçen Muradımın böyle bir anda ne yapacağı idi gözlerim doldu. Olayı en komik anı ise hemşire refakatçiyi çağırdığında karşısında beni görünce '' Kızım senden başka refakatçi yokmu nerdeyse sende doğuracaksın'' sözleriyle yüzünün aldığı ifade idi.

14 Kasım 2008 Cuma

Oğlumu İlk Dişi


Birden yazmam gereken ne kadar çok şey var diyerek karamsarlaştım. 6. ayımıza giriyoruz hangi birini yazacağım ben birde şu bilgisayar denilen mereti tam çözemedim yani biliyorum ama yettiği kadar ama aslında yetmediğini farketim şimdi kafamı duvarlara vurasım geliyor. Tuna doğmadan niye gitmedim ki bilgisayar kurslarına? Aslında kurcaladıkça yeni bir şeyler öğreniyorum hergün. (Mesela şimdi yazacağım gibi) http://www.pi.web.tr/aycao/?p=1154 Yukarıdaki yazdığım pinik kuş ve Büşra arkadaşımın oğlu Ada için oluşturduğu blog sayfası http://www.adaarslan.blogspot.com/ buraları gezerseniz eminim çok hoşunuza gidecek. Bu arada Şenay ablasına blog sayfamızı açtığı ve ilk temellerini attığı için çok teşekkür ediyoruz. Başlıkla yazdıklarım uyuşmadı dimi? Aslında önce konu yazılır sonra başlık konur ama ben böyleyim işte 6 Kasım'da oğlumun ilk dişleri çıktı, henüz beklemiyorduk genelde 7. ayın sonuna doğru çıkarmış. Ben '' işte benim oğlum erkenden dişini çıkardı'' diyerek birazda iyi baktığımı düşünerek ki sadece süt veriyorum ona böbürlenirken dişin erken çıkmasının birazda genetik olduğunu öğrendim ve yelkenlerim suya düştü. Şu sıralar ek besinlere geçme ve uyku düzeni oluşturma çalışmaları yapmakta olup, ekbesinlerden (orta) uykudan da(sınıfta kaldı) notu aldığımı düşünüyorum. Her anne gibi ya oğlum yemezse düşüncesi var bende de Muradım okursa bu yazıya yine kızacak '' hiç bişey olmadı gözümün üstünde niye kaş var diye üzülmeye birşey yaratacaksın '' diyecek bana. Uyku için geç kaldım sanırım şu anda ayın 21 de 6. ayına girecek sürekli dönüyor ve ilerleyerek kafasını yatağının kenarlarına çarpıyor kendi başına uyumuyor bakalım belki ileride bu sorunu çözeriz.

13 Kasım 2008 Perşembe

Bııııır Üşüyoruz


Fırsat buldukça dedim ama fırsat yok olmuyor zaman yetmiyor benim kuşumdan. Günde 3 posta uyuyor aslında birinde ben de uyuyorum, diğerinde yemek yapıyorum, 3. de ise ya temizlik yada böyle işte internette gezinti yazıcam diye kendime söz vermeme ragmen galiba cesaretim kırılıyor.
Bugün yataktan kalkarken bir iki haftadır kalktığım gibi yine üşüyerek uyandım, uyandırıldım. Sonbaharın yavaş yavaş bitip kışın gelişi hissettiriyor artık bize. Bu sabah daha bir hissettim soğuğu ufak ufak petekleri yakıyoruz. Artık zamanının geldiğini geç bile kaldığını düşünüyorum. Bu küresel ısınma kabusum oldu benim; işin ciddiyetini kavradıkça ve kavrayamayanları gördükçe daha bir panikliyorum. Oğlum için bir kardeş istiyoruz Muradımla ileriki yıllarda ama bu iç karartıcı tablo ve sonuçlarını düşündükçe acaba doğrumu yaparız diye de aklımdan geçmiyor değil hani bilemiyorum zamana bırakıcağız galiba... neyse
Üşüyerek kalktım diyordum öğlene doğru pencereden kafamı uzattım ki günlük güneşlik İzmir' in havası yine şaşırtıyor beni Ankara' da olsak böylemi olurdu, kabanlar çıkmıştı herhalde. Havalar iyice kötüleşesiye kadar oğlumla gezmelere devam.Çok seviyor oğlum gezmeyi acayip bakışı var etraftakilere burası Ankara' da ki Saraycık köyünü aratmıyor börtü böcek, köpekler, civcivler ne ararsan var yani oğluma onları tanıtıyorum yalnız çok fazla köpek var. Belediyenin bu işe dur demesi lazım. Bir çoğunun kısırlaştırılması gerekiyor, bir kaç gün parkada gittik ama artık gitmiyoruz!!!

Niye diyeceksiniz oğlumun vahşi cazibesine kimse dayanamıyor buraya kadar herşey güzel pekii ama insanların küçük bebeklerin öpülmemesi gerektiğini bilmesi gerek artık ne olduğunu anlamadan insanların ağızlarını çocuğumun yanağında görüyorum ve uyuz oluyorum heleki o gün birde baktım ağzının kenarı uçuk olmuş bir çocuk koşar adımlarla yanımıza geliyor aman allahım kabus gibi hemen sıvıştık ordan çocukta civi gibi çakıldı kaldı olduğu yere artık parklara gitmiyoruz. Tabiki oğlumu sürekli koruyacak değilim belli bir yaştan sonra oda yaşıtları gibi oynayacak yalnız bebeklerde uçuk virüsü ölüme yol açabiliyor daha çok korunmasız.

Mıknatıs gibi benim oğlum ne kadar uzak banklara otursakda her allahın günü yanımıza gelecek biri oluyor. Diyeceksiniz ''soğuk nevale'' öyle bir insan değilim aslında ama korkumu anlattım işte ve bence haklıyım. Yalnız dün yine yavru köpekleri izlerken oğlumla yaşı oldukça geçkin bir nine geldi yanımıza aynı aşiret dizilerindeki gibiydi yanağında dövme gibi birşey , bir kaç dişi yok anlamıyordum dediğini oğlumu okudu ve şunu dedi sanırım ''onu ne öp nede çok sev '' çok hoşuma gitti ancak diyalog kuramadık kendisiyle zaten oğlumda huzursuzlanmaya başlamıştı el sallayarak ayrıldık yanından...

9 Kasım 2008 Pazar

Fırsat Buldukça


Merhaba;

Ah diyeceksiniz bu kadar aydan sonra mı ? Evet öyle oldu Büşra arkadaşımın oğlu için açtığı blog sayfasını görünce hayran kaldım ve bana önerdiği bir diğer annenin sayfasını..gerçi oğlum doğduktan sonra çok yoğun geldi bu tempo okula gidip onca öğrenciyle uğraşmak şu ufacık tosunumla uğraşmaktan daha kolay geldi aslında elimden geldiğince ufak ufak yazarım herhalde oldum olası Türkçe ,edebiyat derslerinden hiç haz etmemişimdir ( YAZILARDAKİ İMLA KURALLARI İHLALİ İÇİN ŞİMDİDEN ÖZÜR DİLERİM)kim diyecektiki Esra oğlu için bir şeyler karalayacak , doğru kelimeleri bularak ona olan sevgimi yazıya dökebilmek ... dediğim gibi çok sık olmayacak bu yazılar hem nasıl yazıcağımı bilememekten hemde vakit darlığından çocuk büyütmek gerçekten zormuşyasemin abla artık annemi arayıp foto demek zorunda kalmayacaksın yüklüyorum fotolarını

oğlum bu fotoda henüz 2 aylık şimdi tam tosun oldu.