27 Nisan 2010 Salı

Annenin '' Duyarlı Olalım '' Sergisi

Bu blogda annenin okul anıları blogu gibi oldu. Ama sizinlede paylaşamak istedim aslında yapılan çalışmaları koyacaktım sonra sıkılırsınız belki diye koymadım işte .
Neyse açtığım''Duyarlı Olalım '' sergisinden ufak kareler:)))

Amaç: Küresel Isınma , Engelli yaşam, Futbolda şiddet, Bayramlaşamanın önemi, küresel ısınma , GDO vs vs...







Sergi sonunda bir oohhh çektik:))

23 Nisan 2010 Cuma

Annenin okulunda 23 Nisan


Kimimiz o kamera kimimiz buna bakmışız. Bu öğretmen milletinin işi hep sıkışık.



Tosun bayramdan sonra eğlendi. Bir süre gidemedik. Koşturdu durdu.



Okulumda bir başka olur bayramlar:))


Sonuna kadar hiç sıkılmadan izledi tosun.

Tüm çocukların bayramı kutlu olsun.

19 Nisan 2010 Pazartesi

Sonunda yollarımız ayrıldı:(((

Sonunda bitti. 23. ayımıza girerken emmeyi bitirdik. Bugün 4. günümüz aslında biraz daha emzirebilirdim. Hala emzirmemenin verdiği bir hüzün var o kadar yer etmiş ki. Tosun çok aramadı ilk gün sadece sordu. Ama ona '' annecim süt yok artık bitti '' dediğimde oda kabullenim '' anne süt bittiiiii'' dedi ve bitirdik.
Homurdana homurdana emmesi, atmaca gibi yapışması, 10 dakika emip anne bitti diyerek kendi ayrılması.. çok özlüyeceğim çok tosun benden daha hazırmış anlaşılan:))

Neden devam etmedim?
1.2 yaşa kadar emzireceğim diye kendime sınır koymuştum.
2. Yavaş yavaş azaltıp tek öğle öğününe düşmesi ve emzirme saatinin uyku saatiyle denk gelmesi, çok yorgun olan tosunun dayanamayıp emerken uyuması ve uyandığındada emmeyi araması beni rahatsız etti. Gece uyandığında aramamasına rağmen, öğle uykusunda arıyordu ve artık bu prop haline gelmişti.
Eee şimdi ne oldu? Ne olacak şimdi prop benim. Uyuması için yanında bekliyorum(z).
Buda beni rahatsız eden konulardan biri öğle neysede akşam bizi dalasıya kadar yanına hapsediyor. Tracy'de okudum hiç bana göre değil iyice strese giriyorum. Galiba bir süre böyle devam edecek hayırlısı artık diyorum.


Tosun amcamızın oğlu Mert'in civcivini severken..




Ayrı bir post olmasın hafta sonu yeni evlenen arkadaşlarımıza kahvaltıya gittik çok güzel bir gün geçirdik. Ali ve Ebru bir yastıkta kocayın mutlu olun inşallah



Babasının tosunu.


13 Nisan 2010 Salı

Tosunun kısa diyalogları

Tosunla diyaloglar bir hayli arttı. Dün ilk defa bana uzun cümleler kurdu.Yani kısa ama bizim için çok büyük adımlar. Şöyle ki;
- Anneee? ( soru işareti kuoydum çünkü soru sorar gibi söylüyor)
- Efendim annecim.( olgun anne tavırları:)))
- Uyudum kaktım. Baba işe ditti. ''hüü hüü hüü'' yaptım. Baba işe ditti.
Allahım bir de güzel efekt ve mimikleri var anlatamam.

Bana , Ayşe teyzesine ya da babasına birşey gösterecekse;
- Ayşe bak şimdi bakk diye dürtüyor.

Kapıyı açmadan önce mutlaka kim o demesini öğretiyoruz ve ses gelmeden açmıyoruz.
Kafasını kapıya, dudaklarınıda kapı ile duvar arasına dayıyor( sanki öbür türlü ses gitmeyecek) ve
- kooomooo diye sesleniyor.

Bu sabah işe giderken sordum.
-Annecim ne giyeyim bugün?
- Anne pijama giyyy
- Ama oğlum pijamyla dışarı çıkılırmı?
- Giy anne pijama giy. Kafasını sallaya sallaya:))

Bir şey elinden mi düştü yoksa oyuncağının materyalini takamadı mı? İki elini birbirine vurarak.
- Tüh!! Off bee off!! :))

Daha bir sürü gülümseten diyalog var. Aklıma şimdi gelenler.

Hafta sonu küçük dayısı vardı oğlumun. Nasıl düşkün deli oluyor ona Dayı dedi başka birşey demedi. yine gel dayısı!!









Dayısıyla horon teperken:))

Boy kilo artışını her ay kendim yapıyorum. Tosunun boyu 91 cm oldu kilo 15800 gr falan gösteriyor ama çıplak tartmadım tabii.. Ayaklarını bir güzel kapıya dayaması var. Allahım çocuğunun yaptığı her şey mi bu kadar güzel gelir insana? Ayağını kapıya dayamışmış:))



10 Nisan 2010 Cumartesi

Hafta sonu oyun grubu

Oyun grubumuzla çok güzel bir hafta sonu geçirdik. Okul grubumuzla karışık oyun grubumuz bu sefer Engin arkadaşımızdaydı. Nilgün annemiz bize harika bir kahvaltı sofrası hazırlamasına rağmen oturup yiyen Engin birazda Tuna oldu. Oyuncakların cazibesine kapılıp bizimkiler oda oda dolaştılar.




Sulu boya çalışması annelerle beraber yapıldığı için daha bir güzel oldu ancak yukarıdaki oyun hamurları çalışması kendi haline bırakılınca benim tosun tarafından sabote edildi. Hergün yapınca zaten sıkılan tosun hamurları parça pincik edip heryere saçtı oyunda burda bitti.

Yok yok ben diyorum bunlar okula gidince okuldan kaçarlar biz bunu hergün yapıyoruz diye:)) Fazla aktivite göz çıkaracak galiba.






Arada ağlamalı ,düşmeli , kahkahalı anneleri bir o kadar da yoran bir, fakat tebessümle ayrıldığımız bir gün geçirdik.



Bir dahaki buluşma Narin'in evinde gerçekleşecek ve eylemlerimiz devam edecektir:))

5 Nisan 2010 Pazartesi

2 yaş çocuğu ve televizyon

Tosunun 2 yaşına yaklaşması şerefine artık o çok uzak kaldığı tv ile tanışma şansı vermeye karar vermiştim.Bu sebeplen ufak bir araştırmaya geçeyim dedim.
Montessori mail grubuna deneyimli annelerden paylaşım almak için mail attım ve Özgür anne'nin attığı linkleri kurcalayıp aşağıdaki yazıyı okuyunca tanışmayı biraz daha ertelemeye karar verdim.




“Günümüzde pek çok anne baba, bebekler için eğitici olduğu iddia edilen bebek kanallarını ve “Baby Einstein” ya da “Brainy Baby (Akıllı bebek)” gibi dvd setlerini çocuklarına seyrettirmekte ve bunlardan gelişimsel fayda beklemektedir. “ diyen İstanbul Parenting Class’dan Uzman Psikolog/Pedagog Sinem Olcay konuyla ilgili görüşlerini çarpıcı araştırmalar ışığında paylaşıyor.

Günümüzde pek çok anne baba, bebekler için eğitici olduğu iddia edilen bebek kanallarını ve “Baby Einstein” ya da “Brainy Baby (Akıllı bebek)” gibi dvd setlerini çocuklarına seyrettirmekte ve bunlardan gelişimsel fayda beklemektedir. Amerika’da 6-12 aylık her 3 bebekten 1’ine en az 1 ‘Baby Einstein’ dvd’si alındığı bilinmektedir. Ülkemizdeki kesin rakamlar bilinmese de bebekleri TV’ye maruz bırakmanın oldukça yaygın olduğu gözlemlenmektedir. Maalesef ki bu içerikler eğitici bir kazanım sağlamadığı gibi erken yaşlarda dil ve zeka gelişime ciddi zararlar vermektedir.

TV’nin bebek gelişimini nasıl etkilediği konusunda yapılan araştırmalar TV’nin sakıncalarını net şekilde ortaya koymuştur. Örneğin, 2007 yılında Journal of Developmental Psychology’de yayınlanan bir çalışmaya göre, 8-16 aylık dönemde bir bebeğin TV seyrettiği her saat başına 3 yaşındaki dil becerisinin 6-8 kelime daha geri olduğu gösterilmiştir. Ayrıca TV’ye maruz kalan 12-36 aylık çocukların hafıza, dikkat ve odaklanma becerisi bakımından TV’yle tanışmayan çocuklara göre dezavantajlı olduğu bulunmuştur. The Archives of Pediatrics dergisinde 2010 yılında yayınlanan bir çalışmada ise haftada birkaç kez dvd izleyen ve hiç izlemeyen çocuklar karşılaştırılmıştır. Bu çalışma ise, ne kadar erken yaşta dvd izlemeye başlanırsa ilerleyen dönemde kelime hazinesinin o denli geri kaldığını göstermiştir. Bu araştırma sonuçları doğrultusunda Amerika’da “The Baby Einstein Company” e açılan davada, şirket dvd’lerin çocuk gelişimine katkı sağlamadığını kabul etmiş ve müşterilerine para iadesi yapmıştır.

Yaşamın ilk yıllarında dil ve zeka gelişimi çok hızlıdır. Araştırmalara göre beyin gelişiminin %70’i yaşamın ilk yılında %90’i ise ilk 5 yılda tamamlamaktadır. TV ise beynin gelişim mekanizmasına aykırı prensiplerle çalışır. Bir bebeğin görsel olarak derinlik, boyut, perspektif farklılıklarını anlaması beyin gelişimi adına attığı en önemli adımdır. Oysaki TV’deki görüntüler bebeklerin boyut farklılıklarını anlamasına yardım etmez: iki boyutlu bir çizim ile üç boyutlu gerçek bir nesne arasındaki farkı bebekler TV’den öğrenemezler. TV’de derinlik yoktur: bebekler TV’de hangi nesnenin daha uzak hangisinin daha yakın olduğuna karar veremez. Erken yıllarda tamamlanan diğer önemli bir beyin gelişimi aşaması da, nesnelere farklı açılardan bakınca onları farklı şekillerde göreceğimiz bilgisidir. Oysaki TV’deki görüntülere hangi açıdan bakarsak bakalım aynı şeyi görürüz. Yetişkin beyin TV’deki bu yanılsamayı ayırt edebilir ama bebek beyni yanılır. Hatta bebekler TV ekranında gördükleri şeyleri ayrı ayrı figürler olarak değil bir bütün olarak algılarlar. O sebeple de figürleri takip edip izlemek yerine, ekranın tamamına adeta hipnotik bir etkiyle ve boş gözlerle dalıp giderler.

Çocuklarda dil gelişiminin nasıl ortaya çıktığını öğrendiğimizde TV’nin sadece zeka gelişimini değil dil becerilerini de neden olumsuz etkilediğini kolayca anlarız. Erken yıllarda dil gelişimi yüz ifadesi, ses tonu, işaret gibi pek çok sosyal ipucuna bağlıdır. Çocuklar kelimelerin anlamlarını söylediklerimizden çok nereye baktığımız, nasıl bir ses tonuyla söylediğimiz, neye işaret ettiğimizi gibi sosyal ipuçlarından yola çıkarak çözerler. Ayrıca çocuklar için dili öğrenmenin en iyi yolu, konuşmanın tanıdık bir kişi tarafından ve kendisiyle soru-cevap gibi karşılıklı olarak yapılması durumudur. TV’de ise bu sosyal ipuçları ve karşılıklı etkileşimden eser yoktur. O sebeple, çocuklar TV izleyerek dil öğrenemezler.

Bu bilgiler doğrultusunda, çocuğunuzu 2 yaşın altında ekrandan kesinlikle uzak tutmanızı tavsiye ederim. Siz yokken çocuğunuzla ilgilenen bakıcı, büyükanne gibi kişileri de TV’nin gelişimsel sakıncaları konusunda bilgilendirin. Düşük sosyo-ekonomik koşul ve eğitim düzeyinden gelen kişiler, TV’nin gün boyunca açık olmasını normal ve doğru görebilmektedir. Özellikle ülkemizde, bakıcıların çocukları TV’nin karşısına oturtup günün büyük kısmını bu şekilde geçirdikleri bilinmektedir. Benim tavsiyem yaşamın ilk yıllarında mümkün olduğunca çocukla birebir zaman geçirmeye, karşılıklı etkileşim ve oyunlara, özellikle de resimli kitaplara, öncelik vermeniz olacaktır. TV’yi 2-3 yaşından sonra çocuğunuzla birlikte seyretmek koşuluyla günde yarım saati geçmeyecek şekilde çocuğunuzun yaşamına sokabilirsiniz. Yaşamın ilk yıllarında çocuğunuzun gelişimine yapacağınız yatırım geri dönüşü en yüksek ve en değerli katkıdır. Bu verimli dönemi TV ile boşa harcamayın. Yaşamın ilk yıllarındaki gelişimi destekleyici ebeveynlik yaklaşımları, beyin geliştiren oyun fikirleri ve diğer sorularınız konusunda uzmanlara başvurup profesyonel destek almaktan çekinmeyin.

1 Nisan 2010 Perşembe

22. aya dair

Tosunum büyüyor.. Bunu her geçen gün davranışlarıylada sergiliyor.Genel olarak uyumlu two terribleye henüz geçmedik galiba belkide hafif hasarlarla atlatırız. Vurma olayımızda hemen hemen bitti sayılır, bazen çok zıvanadan çıktığında elini kaldırıyor, gözümün içine bakıyor. Hiç ayırmıyorum gözlerimi yavaşça indiriyor ve yanağımdan öpüyor, bunu yapmaya teşebbüs ettiği için özür diliyor kendince..

Genel olarak rahat bir anne olsamda evde koyduğum sınırlara asla çıkmasına izin vermiyorum. biraz kuralcıyım, o gıcık tiplerdenim anlıyacağınız. Evi dağıtmasına müsade etmiyorum fazla, yerine konmalı eşyalar iş bitince oçogu zaman toplamak istemesede.. Ama hiç bir zaman ortalıkta ayak altında kazaya sebep olacak onlarca oyuncak olmaz. Kendide alıştı sanırım 1-2 oyuncak çıkar ortalığa zaten onlarlada pek işi olmuyor. Varsa yoksa dışarıda gezsin, resim yapsın , hamurlarla oynasın.

Tam bir sokak çocuğu oldu desem yeri. Sabah 2 saat akşam üzeri 1,5 2 saat mutlaka dışarıdayız gece 8:30'da yatakta. Sabah mesaisi mutlaka 7:00' da başlamalı ama.. belkide ondan bana sarmıyo evde..



Dil gelişimi hızlandı.3 kelimeye bazen 4'de çıkabiliyor. Bazen çok gülüyorum.

Buram buram bir koku gelir.
Anne: Tuna kakamı yaptın sen?
Ö. Tuna: Gaz yapptım.
Anne:!??

Kelimeleri daha önce emirle bitiriyordu. Anne al, baba tut vs. şimdilerde sonuna zamir eklerini getirir oldu. yaptım, koydum vs. birde istemediği birşey yapınca yapp ma ,koyyma diyor ama mutlaka -ma,- me ekleri biraz beklenerek söyleniliyor.




Dün akşam babasıyla bir arkadaşının veda gecesine gitmişler. Kalabalığı görünce bizim ki doğum günü zannetmiş olacak
- iiki dodun iiki dodunn diye bağımış her kesin yüzünde gülümseme tabii..


Tosunun burnunun üstündeki çarpıyı gördünüzmü çok güldüğündede çıkıyor çok ilginç yaa..

Anne ise hep yorgun kronik yorgun hemde.. uykudan kalktığımda bile yorgun kalkıyorum ve pilim öğlen bitiyor Tuna'yla bende öğle uykusu yapıyorum 3 saat ve akşam 10'da yine sızıyorum. Doktora gidip senin sorunun psikolojik dediğinde bir süre kendimi iyi hissetmiştim ama şimdi yine başladı belkide bahardandır..



Her aya bir şey yazmakta farz oldu. Belki çok ayrıntıya giriyorum bazen ama ilerde Tuna'm okuyacak kendisinin yaptıkların merak eder dimi ama?