28 Mart 2010 Pazar

guvaş boyalarla fırça- boyama

Evde uzun süredir kullanmadığım guvaş boyalarım vardı. kuruyup atacağıma tosun faydalansın dedim. Gayet cidi bir şekilde resmini yaptı kaselerdekileri bitirip tekrar istedi biraz daha boyadık.
Parmak boyasından daha hoş bir çalışma oldu benim açımdan:))
Fırçayı önce kalem gibi sert kullanmak istedi ama baktı kendi sürülüveriyor boyanın daha nazik davrandı ortaya temiz bir iş çıktı.






Bunlarda tosunumun hamurdan küpeleri sallandırıp geziyoruz.))

26 Mart 2010 Cuma

27 Mart- Dünya saati

Dünya Saati ( Earth Hour) nedir?

Dünya Saati (Earth Hour) hareketi ilk kez Mart 2007’de WWF- Avusturalya’nın önderliğinde Sidney kentinde başladı ve 2008 yılında küresel bir kampanyaya dönüştü. 28 Mart 2009 günü; dünya çapında milyonlarca insan, küresel iklim değişikliği üzerinde basit bir hareketle fark yaratılabileceğini sembolik ve görsel bir mesajla duyurmak için bir saat boyunca ışıklarını kapadı. Toplamda 88 ülkede 4.000 şehir ışıklarını kapatarak kampanyaya destek verdi.

Kampanya kapsamında 1 saat boyunca ışıkları kapatılan ve ülkelerinin semboli olan binalar arasında Avusturalya’da Sdyney Opera binası, Çin’de Kuş Yuvası Stdayumu, Mısır’da Gize piramitleri, Fransa’da Eyfel Kulesi ve Amerika’da Empire State binasıdır.

Dünya Saati 2009′a Türkiye’den binlerce kişi ve 50 şirket destek verdi.

Dünya Saati 2010

27 Mart 2010 Cumartesi günü 20:30-21:30 saatleri arasında gerçekleştirilecek olan Dünya Saati kampanyası bu sene 100′den fazla ülkede 1 milyar insana ulaşmayı hedefliyor.

Bireylerin, şirketlerin, belediyelerin, devlet kuruluşlarının, sivil toplum kuruluşlarının bir araya geleceği kampanya kapsamında bu sene Boğaziçi Köprüsünün güvenlik harici aydınlatmaları bir saatliğine kapanacak…

Siz de bireysel katılım yapacaksanız burdaki formu doldurup (http://www.wwf.org.tr/wwf_earth_hour_kisisel.php) haber verebilirsiniz..

Daha fazla bilgi için.

http://earthhourkids.org/

https://www.myearthhour.org/home

Ana sayfası : http://www.earthhour.org/Homepage.aspx

hastalık her yerde!!

Daha yeni atlatmışken hastalığı tekrar başladı öksürük, burun akıntısı, 1 gecede ateş.. Baktım en son azı dişini çıkartıyor gözükmüş patladı patlayacak. geçenkilerdede grip gibi belirtiler vermişti. Acaba diş çıkarma öksürükte yaparmı?
Bu arada bende teyzede nane mollayız? Anlamadım diş mi yoksa soğuk alğınlığı mı?

21 Mart 2010 Pazar

Küçük oyunlar ve grubumuz



Hala oyun hamurlarına devam ediyoruz bu son yaptığımız aslanımız. Tosun daha çok yuvarlayıp duvara atıyor. Top gibi zıplayıp geri gelmesi çok hoşuna gidiyor.



Aslıhan'nın oyun grubunda gördüm harika işler çıkarıyorlar. Biraz kopya çektim işte.
Straforun üzerine çubuk bulamadım bende pipetlerden faydalandım dik durmaları için önce kürdan sonra pipeti geçirdim. Tuna oldukça ilgilendi.


İlk parmak boyası çalışmamamız. Öncesinde iyice hazırlandım yerlere bez serdim ışlak kuru mendilleri yanıma koydum birde önlük taktırabilsem iyi olacaktı ama mümkün değil taktırmak:(( Bıraktırması nasıl olacak diye düşünürken sorun çıkarmadı sıpam tabii bunda babasının eve gelmeside rol oynadı.



Tuna'mın oyun grubu benim okul grubum oldu.Her zaman ki gibi Arda'yla birlikteydik.Bize ilave Nilgün arkadaşımın oğlu Engin oldu. Engin Tuna'dan 1,5 yaş büyük çok akıllı ve uyumlu hiçbir sorun çıkarmadı yanımızda bulunduğu sürece. Allahım b,izimkiler ne zaman böyle olacaklar!!
Arda ve Tuna birbirlerinden ayrılamamakla birlikte bir araya gelincede oyuncak paylaşamadılar. Hemen söz konusu oyuncak ortadan kaldırıldı olay çözüldü.Çok ama çok sıcak kanlı tosunu sarılıp öpmeye çalışıtı ama benim sıpam her zamanki gibi istemedi. Yalnız bu sefer daha güzel oynadılar ilerleme var.

Makarnayı çubuğa geçirme Tuna'nın çok hoşuna gidince yine yaptırayım dedim ama çok konsantre olamadılar. Oyun hamurları daha çok hoşlarına gitti. Keyifli bir gündü bizim için..

16 Mart 2010 Salı

Sınırsız mavi


Şu sıralar küresel ısınmaya kafayı takmış durumdayım. İnternetten araştırma yapıp sürekli bunlarla ilgili yazılar okuyorum. Ve dünyanın gideceği sonu gözlerim fal taşı gibi açılarak izliyorum ( fal taşının nasıl olduğundan haberiniz var mı?)

Evde mümkün olduğunca dikkat etsemse benim ya da tüm insanlığın tek başına aldıkla önlemlerin devede kulak kadar bile olamıyacağını biliyorum.

Bu gidişata dur diyecek olanların dünyanın ekonomisini elinde bulunduran devletler olduğunu ancak onların bir çoğunun Japonyanın Kyato şehrinde imzalanması gereken anlaşmayı imzalamadığını, imzalayanlarında yapmaları gerekenleri yapmadıklarını bizim ise bu anlaşmayı 2008 yılında ancak imzaladığımızı biliyorum,

Havadaki karbondioksit seviyesi sınırının 350 ppm plması gerekirken artık bunun 387ppm olduğunu biliyorum.Sera etkisi göstererek ısıyı arttırdığını,

Şu anda dünya ısısının yarım derece arttığı biliyorum.




Isının 4-5 derece arttığında ise buzulların büyük bir bölümünün eriyip suların
60 metre yükseleceğini biliyorum. Bu ne demek arkadaşlar :Türkiye'nin kıyı şeritlerinin sular altında kalması!!

Su döngüsü zincirinin kırılıp kimi yerlere hiç yağmur yağmaması, kimi yerlere ise bardaktan boşanırcasına değil kovalarla bidonlarla suların boşalması demek olduğunu biliyorum. Düşünsenize toroslardan kova kova suyun bir anda boşaldığını aşağıda yaşayan hacanlı populasyonunun ne olacağını?

Ve yine küresel ısınmanın yavaş yavaş hissedildiği şu günlerde bilim insanları artık bağırıyor bu döngü 2030 yılında tamamen kırılacak su savaşları başlayacak. Hatırlıyor musunuz 3 sene önce susuzluk çektik doğuda hangi il olduğunu hatırlayamadım su yüzünden 1 kişi hayatını kaybetti!!

Sibiryadaki toprakların altında çok yüksek seviyede metan gazı olduğunu biliyorum ve dünya ısısı yükselince toprağın eriyip bu gazın dışarı çıkacağını,
ve daha bir çok şey..





Bilim insanları belki yeni br buzul çağına girebileceğimizi söylüyor. Ne kadar doğru? Verdiğim bilgiler arasında eksik, yalnış olabilir, kendimi fazlasıyla kaptırdım galiba..

Bu gidiş beni müthiş korkutuyor olayın gidişatını artık herkes geçte olsa anlamışki bizim Milli eğitim Bakanlığı bile bir şeyler yapmaya çalışıyor.

Başta '' Geleceğe Enerji Kalsın'' olmak üzere, '' Mavi Gök Yeşil Yaprak'', '' Sınırsız Mavi'' adı altında projeler geeçekleştiriyor. Bunların bir kısmı kağıt üzerinde kalmakla birlikte, sensörlü lambalar , musluklar takılıyor, Kaloriferler termostatlı yaptırılıyor, Öğrenci ve velilere seminerler veriliyor. 2 projeye gönüllü katıldım.Kendi adıma sürekli dersimde anlatıyorum, velilere yazılar gönderiyor, öğrencilere konu ile ilgili belgeseller izletiyorum ( Home= yuva). Öğrencilerden gelen cevap şu :
Yaa öğretmenim çizgi film - aksiyon yok muydu? Durumun ciddiyetini nasıl kavratabiliriz? 2010'u izletmek lazım aslında direk içlerine işlesin:)
Dönem sonunda konuyla alakalı '' Duyarlı olalım''sergisi açıyorum belki biraz daha beyinlere kazınır.

Sınırsız mavi için seminere gittik geçen Cuma. Semineri veren Mehmet beyin anlatıkları hala kulaklarımda..

'' ....Saygıdeğer öğretmenlerim,
Bir çoğunuz evinizde temiz olsun diye makinelerinizde deterjan kullanıyorsunuz ama bu deterjanlardaki fosfatın sulardaki populasyana ne kadar zarar verdiğini bliyormusunuz?
Üretici firmalar yumuşatıcı denen bir madde üretmişler yastığa kafanızı koyuyorsunuz oohh içine gömülüyor yumuşacık değiyormuş diyorum çünkü ben hiç kullanmıyorum. Sorarım size hakka hizmetle kullanıyorsunuz? Benim anamın yıkadığı pijamalara'' Ana bu pijamada bana batıyor'' demedim.
Bulaşık makinelerine koyduğunuz tuz, calgon yalan tuz yerine kaya tuzu kullanın aynı işi görüyor. Parlatıcı yerine sirke kullanın, deterjan yerine arap sabunu ''

Niye yapmayalım arkadaşlar varsın olsun çamaşırlarımız kar gibi çıkmasın, bardaklarımız parlamasın. 1 damla çamaşır suyunun 1 litre suyu kullanılmaz hale getirdiğini biliyormusunuz?

Uzun lafın kısası ve özeti:
Yani bir çocuk dünyaya getirmeye korkuyorum.Oğlum için, kendim ve eşim ,ailem için, tüm insanlık için endişeleniyorum..

9 Mart 2010 Salı

Okuyun!!


Muhteşem muhteşem muhteşem!!
Bu kadar mı güzel olur , bu kadar akıcı, doğal, bu kadar insan kendinden de bir parça bulur.
Bir an Meryem bendim,çocuğum için herşeyi göze alabileceğimi gördüm.Murat, Tarık oldu kaybettim sandım, yıkıldım, ağladım.
Kitabın konusu hakkında bilgi vermiyeceğim. Ama tek söyleyeceğim alın okuyun hak vereceksiniz gerçekten muhteşem!

8 Mart 2010 Pazartesi

Yeni favorimiz '' oyun hamurları''

Oyun hamuru için erken davranmadık sürekli yemek istiyordu sıpam gerçi hala girişimleri var. Ama artık kendine hakim oluyor.Çok oyalayıcı, dakikalarca hamurla oynuyor.Pazar günü herzamanki gibi saat 7:00 'de kalktı tabii anne leyla. Tutuşturdum eline hamurları yatağında oynarken ben 1 saat daha kestirmişim.
Yuvarlıyor ,bol bol mıncıklıyor, oklavayla açmaya çalışıyor. Şu sıra yeni favorimiz. Bu arada bende ona aşağıdakileri yaptım. Tosunda bazen göz koyarken gözlerini oyuyor hayvancıkların ama ne yapalım kaş yaparken göz çıkarıyoruz:))



6 Mart 2010 Cumartesi

Yazz meni meni, çiz meni meni

Sen kalem ol ben de kağıt
yaz beni yarim yarim,
Çiz beni yarim yarim
çöz beni yarimm yarim....
Sanırım böyleydi dizeleri. Tosunumun benimle bile şarkısı yokken bakıcı teyzemizlen şarkıları olmuş:)) Kafasını sallaya sallaya '' yazz meni meni, çiz meni meni'' diye dolanıyo ortalıkta:))
Gelde aşık olma bu oğlana..

4 Mart 2010 Perşembe

Tosunla 21. ay

Zaman çok çabuk akıp geçti 21. ay.. Tunam doğduktan sonra daha hızlı artık hayat, daha uykusuz ,daha yoğun, daha işler sıkıştırılmış bir halde yürüyor:)) Bazen soluk almak için durmak istiyorum ama artık bununmümkün olmadığını biliyorum.Çünkü sorumluluklarım 2 değil belki 4-5 kez daha fazla arttı.

Geçtiğimiz Cuma Narin'le konuşurken annesinin 2. bir çocuğu düşünmek için uygun zamanlar olabileceğinden bahsettiğini söyledi.Aynı şeyi sabah işe gidderken ben düşünüyordum Tuna'm için bir kardeş düşünüyorum,yaş farkınında çok olmasını istemiyorum ama ben hazırmıyım?

Daha yeni düzene oturmaya başlamışken?
Çalışırken ikisine birden yetememek kaygısı?
Hala ilgiye çok muhtaçken bir kardeş yapmak ne kadar doğru?
Ama aralarınıdaki yaş farkının çok açık olması?
Bilemiyorum biraz daha kafa yormak gerek, hazırlanmak gerek sanırım.

Evet asıl konu başlığımıza gelelim. Bu blog oğluşa ait olduğundan daha çok ondan bahsetmek istiyorum.
Uykularımız zaten düzenliydi hep tosun uykuyu çok seven bir bebek- çocuk oldu. Ama yeni şeyler çıkıyor günbe gün. Mesela ninnimizi yeniden değiştirdik.İstiklal marşından, dağ başını duman almışa geçtik. niyeyse bu tür marş, şarkılardan hoşlanıyor. Gerçek ninni söylemişlğim çok azdır.

'' Anne tut'' diyerek ayaklar karına çekiliyor.Ayaklarını tutturarak uyuyor.İlginç bir pozisyon :))

Hala hala emiyoruz. Artık bazen sabah, genelde öğlen emziriyorum. Yavaş yavaş sonlanıyor. Emmenin sigara gibi olduğunu düşünerek yavaş yavaş kesmenin daha mantıklı olduğuna inandım bu yolda ilerliyorum yaşına basarken kesmiş olcam.

Kirpi ve ahtopotu öğrendi. Piskopat der gibi '' ahtapat'' diyor.
Makarna, pilav delisi oldu onlarsız kuru fasülye, nohut yemez oldu.Ama gelgör ki bir kabızlık başladı onlarıda yemez oldu.

Ağzımda sakız gördümü kaçırmaz oldu. Bazen uzun müddet çiğniyor yuttu diye tekrar tekrar istiyor.

Bir sorun mu bilmem ama mama sandalyesinde en ufak bir bal, peynir , yemek lekesi olmayacak o silinmeden asla yemeğini yemiyor. Bulaşık makinesi, çekmece, sürgülü dolap açıksa koşarak çıktığı mutfaktan geri dönüp '' kapat'' diyerek kapatıp öyle çıkıyor.

Çok güzel dinliyor beni ona bir şey açıklıyorsam sözüm bitesiye gözümün içine bakıyor. İşine geliyorsa '' ıhh'' diye onay vererek öne arkaya kafayı sallıyor büyü adam misali. Yda direk ''olmaj'' diye ellerini sallayarak kestirip atıyor kendince kurtuluyor:))




.......
Bu yazıya başlayalı 2 hafta olmuş galiba tamamlayamamış anne..
Anne bu günlerde yorgun , hasta, uykusuz.. Ailecek hastayız tosun hafta başı dr. gitti. Soğuk algınlığı broşlara iniyor antibiyotiklik durumu yok ama verilen şurup içilmiyor zorla yutturmaya çalışılıyor işte.

Neyse bu ayki kontrolden çıkan sonuç tuvalet eğitimine aralıksız devam..ara verip başlamak yok ( oysaki ben bunu bir kaç kez yaptım:(()

İlgisini çeken yönlere ağırlık ver..

Elma, muz kabız yapar ( şu sıralar kabızlık sorunumuz var emmeyi iyice azaltınca) armut, kivi, portakal , kayısıya devam..

Boyumuz 90 cm kilomuzda artık olması gereken düzeyde 14. 390gr gösterdi tartı. Hep fazla çıkardı tartı bu kabızlık ve hastalıktan beri zayıfladı tosunum.( Klasik anne evhamları)

Ve böyle sürüyor işte yaşam. Kah üzülüyorum yetemiyorum diye, kah en ufak bir gülümsemesi yüreğimi sıcacık ısıtıyor. Günler çabucak geçiyor bir Pazartesi, bir Cuma oluyor tosunla geçen iki günü hiç saymıyorum bile.. Tosun büyüyor ben yaşlanyorum....