29 Eylül 2010 Çarşamba

Bu böcek çok bilmiş olacak:)

Günden güne konuşmaları değişiyor daha bir güzel kendini ifada eder oldu. Bazen çok güldürüp bazen gözlerimi dolduruyor.

Tuvalet eğitimi hala devam.. Babanesinin gel çişini yapalım israrlarına rağmen yok deyip 1 dakika sonra odasına yapan Tuna:
Önce sessizce kızılacağını düşünerek.

Tuna:Kuşumm kuşumm ( Babaneye kuşum diyoruz.)
Babane:.... (ses yok)
T:Kuşum ben çiş yaptım.
B:Ben sana şimdi yapalım dedim niye yapmadın. Şimdi biraz kal öyle.
Babaneden yüz bulamayan tosun başlar.
T:Anne anneee
B: Anne yok. Aradı geç gelicek.
Bu sefer sitem ederek.
T:Ooşun oşun anne olşaydı oşun deedi. ( Olsun olsun anne olsaydı olsun derdi)

****
Yeğenimle konuşuyor telefonda
...
Batuhan: Nasılsın Tuna?
T: İyiyim iyiyim şen naşılsın?
..
T: Eytan dayım naşıl?
B: Onlar bir yere gezmeye gittiler.
T: Ooşun boşve boşve gitşinler gitşin.
:)) Bu seferde teselli ediyor.

****
Babane öğle uykusu gelen tosunu uyutamamış.Ne söylediyse kar etmeyen Tuna

T:Anne uyutmazsa anne olmaj , başkası anne olmaj ?!!
Hele bunu duydum hemen gözlerim doldu.Uyurken uyanınca ilk söylediği şey '' anne şeni çok şeviyorum'' oluyor. İçimin yağları eriyor:)

Sizde de s'ler ş, r'ler otamatik olarak yutuluyor mu? Yoksa bir Beyaz gibi mi olcak oğlum?

25 Eylül 2010 Cumartesi

Tuvalet eğitimi - İlerleme var:))

Bu iş kesinlikle alıştırma kiloduyla olmuyormuş arkadaşlar bizim gibi tuvalet eğitiminde zorlananlar varsa bence direk normal kilotla denesinler. Ben boşu boşuna 1,5 ay alıştırma kiloduyla uğraşmışım.



Tuvalet eğitiminde en son neredemiyiz? Daha başındayız aslında ama bence büyük ilerleme kat ettik yavaşta olsa.Sabah babanesiyle yapmasada ben ya da babası geldikten sonra klozete yapmaya başladı. (Klozete ayakta yapıyor babası gibi) Bazen ''anne arkadan geliyor çiş'' diyor. Kakası geliyyor sanırım istemiyor. Ona lazımlık olarak alternatif sunduğumda ona geçiyor.

Şu sıra maşallah diyeyim bu konuda iyiyiz. Bu gün 10:00'da dışarı çıktık. Alıştırma kilodu bağladım kaza olmasın diye saat 2'de evdeydik. o zamana kadar tuttu. Eve gelince de hiç itiraz etmeden lazımlığa bi dolu yaptı tosunum.



Yukarıda ki gülen adamların , odamıza yapıştırdığımız yıldızların çok etkisi oldu bu konuda oturmak istemediği zamanlarda imdadımıza yetişti.

Şunu farkettim ki çok fazla sorduğumda inatlaştı aksi etki yaptı. Artık 2 saat geçtikten sonra soruyorum. Genelde o saate kadar çişi gelmiş oluyor.
Şimdilik kendisi ''anne çişim geldi yapıcam'' demedi. Ama olsun bu bile bizim için büyük olay ne lazımlığa, ne de klozete oturmuyordu. Gece uyurkende uyuduktan sonra bağlıyorum bazen kuru , bazen dolu kalkıyor.
Başka yapamadıklarımız kakamız. Lazımlığa oturmuyor bu konuda. Deli danalar gibi o oda senin bu oda benim koşa koşa yapıyor oğlum. Biraz ilginç oluyor çok gülüyoruz biz. Bakalım onunda sırası gelir inşallah.

Şu soğuklar gelmeden bitirsek çok sevincem. Hadi hayırlısı bu eğitimi veren hepimize..:))




En güzeli şu an galiba, onu uyuyorken seyretmek, evin çıt çıkmayan sessiz hali, beni birazda kendi başıma bırakan,kendime ait dediğim o an..

19 Eylül 2010 Pazar

Ben ki(mim)?

Bundan 1,5 sene önce Büşra arkadaşım ben mimlemişti o sıralar ben mimin ne demek olduğunu bile bilmiyordum blogla çok haşır neşir değildim.Bugün Ömer'imi uyuturken aklıma geliverdi niye karşılık yazmamıştım ki oysa benim mimleyip yazamayan bir arkadaşım bana neden yazamayacağını özelden yazarak uzun uzun açıklamıştı. Büşracım bir özür yazısı olsun bu..

Esra Aydın kimdir?
Kasım 78 Eskişehir doğumlu, kökenleri Kırım'dan gelen tatar bir ailenin kızıdır.. Kırımda zulme uğrayıp,orda herşeylerini bırakıp önce Romanya ordan Türkiye'ye göçen Hacı İslam Töre ve ailesi Eskişehir'e yerleşirler. Oğullarından Ömer Töre dedesi olup kendisine çok benzediği söylenir.
Lise 'de biricik aşkıyla tanışır o zamandan biliyorlardır sanki onlar ruh ikizidir.Üniversitede birlikte büyürler.Okul bitince Mardin Midyat'da 3,5 sene aşkını bekler bir asır gibi gelir ona bu bekleyiş ama sonunda kavuşurlar. Önce Ankara'da yaşama adım atarlar birlikte. Acı bir tecrübeden sonra oğlu Ömer Tuna Aydın gelir mutlu olan bu aileye.. Ömer bereketiyle gelir 20 günlükken babanın tayini çıkar İzmir'e hala orda yaşamaya devam ederler.

( Biyografi gibi oldu galiba)

Arkadaşlarım beni hep çok sempatik bulurlar.Güler yüzlüyümdür. En kötü zamanımda bile güler yüzümü hiç eksik etmem kimseden. Pozitif yaklaşmaya çalışırım hayata , kafama küçük şeyleri çok taktığım da olur hatta uyuyamam ama etrafa yansıtmam..

Kocam, eşim can yoldaşım benim sırdaşım her şeyimi paylaşırım hep dinler beni koşulsuz , haa eleştirirde beni, doğruyuda çok gösterir, bunaltırım kendisini.. Bazen paylaşamam onu arkadaşlarıyla bile , onunla yaşamak isterim herşeyi o da kızar bu huyuma... Ne yapayım huylu huyundan vazgeçmiyor.

Eşim ve oğlum hariç duygularımı fiziksel olarak gösteremem kimseye.. Çok sarılamam üzüntüde sevinçte bu bana annemden kaldı galiba, pek bilmem bana sarıldığını.. Bazen hüzünlenirim bu duruma ama kızmam ona çok zor zamanlar yaşamışlar zamanında belli ki gösteremedi sevgisini tam . Ama bilirim çok sever beni her annenin çocuğunu koşulsuz sevdiği gibi..

En çok korktuğum şey yazarken bile tüylerim diken diken oluyor. Eşimden ayrı kalmak. Şimdi diyeceksiniz hani oğlun ? Oğlumun yeri ayrı ona olan sevgim hiç kimseninkiyle ölçülemez. Ama oda beni bir gün bırakıp gitcek biz yine başbaşa kalıcaz aşkımla.
En çok istediğim şey eşimle, oğlumla bir ömür boyu sağlıkla mutlu yaşamak. Onunlada şu aşağıdaki buruşuk ihtiyarlar gibi olmak:))

( Bu yazıyı yıldönümümüzde mi yazsaydım acaba?:))


Bir ara bir mim furyası dolaşıyordu bloglarda ben yine başlatayım hadi..
Sizi mimleyen kişiye link verin , kime istiyorsanız gönderin.
Batıkan'nın annesi Melike, yeni arkadaşlar tanışmak adına Utku'nun annesi, Uzaylı anne Gülay, Elif ve Eren'nin annesi,Duru'nun annesi Ayşegül, Ali Yiğit'in annesi Ayşe
mimliyorum sizi:)))

...

Çok yazmak isteyipte kelimelerin dökülmediği zamanlar oldu mu? Ben şu sıra o haldeyim yarın okul başlıyor belkide ondandır. Yazın canım sıkılırken açılsın artık dediğim okula şimdi gitmek istemiyorum.Hadi bakalım hayırlısı.
Şu sıra herşey tek düze gidiyor tosun bazen bir melek, bazen şeytanın ta kendisine dönüşüyor. Dışarıda parkta ne kadar sakin hiç erkek çocuğu gibi değil diyen yorumlara bıyık altından gülümsüyorum. Evde ki halini görseler :)))

12 Eylül 2010 Pazar

Tatil notları

Tatil çok kısa ama güzeldi. Gelince şu birikmiş işler olmasa...




Fotoğraflar Tatar Töre sülalesinden benim kuzenlerim ve abim var içinde. Halamın oğlunun köyde yemeği vardı.Bu foto tosunum anne tarafından akrabaları tanısın diye..



Ne yazık ki çok görüşemiyoruz bayramlar, düğünler vesile oluyor ayrı şehirde olunca




Yakışıklı oğlum Mehmet dedesinin evinde



Gelince halıları kaldırdım bir güzel temizledim evi tosun çişini yapsın diye. Babanemizle son bir gayret dedik yaz bitmeden belki diye...



Bu sefer yatarken alıştırma kilodu, gündüz sadece kilot kullanmaya karar verdim. Banyoyada gülen adam çizdik her çiş yapışında boyuyacak. Henüz çiş yapmaya yeltenmesede en azından denedi tosunum klozete ayakta yapmaya çalıştı basamağıyla..
Bizde ilk gülen adamı boyadık:))
Hayırlara vesile olsun...

6 Eylül 2010 Pazartesi

Öneri


Ailecek közleme sevenlerdeniz sık sık salatanın yanında közlenmiş kırmızı biber, yeşil biber. Patlıcan yeriz.
Közleme asıl sönmeye yakın ateş yapılırsa harika olup, biz malesef ocağın ateşinde biraz yanmış vaziyette sofrada bulunduruyorduk.
Tatile gittiğimde annemin pazardan aldığı közleme tavasını gördüm hemen atladım tabii.
Gerçek közün yerini almaz tabi ama şu avantajları var.
* Direk gaz ateşine maruz kalmıyor yanmadan yiyebiliyoruz.
* 4 ocağı birden açmıyorsun bir ocakta üzerine bir sürü malzeme alıyor.
* Diğerine nazaran ocak daha az batıyor özelliklede ocağı inox olanlar için ideal.

Pazara sık sık giden arkadaşlar belki gözüne takılırsa diye bir tavsiye:)

Nehir'e veda

Söylenecek söz yok boğazın düğümleniyor. Elveda Nehir mekanın cennet olsun..